5 Eylül 2024 Perşembe

Hayatın Her Alanında Risk Yönetimi Gerekir

Bugün farklı bir konuya değinmek istiyorum. Aslında hayatta karşılaştığımız her konu için risk yönetimi yapılması gerekli.

Maaşlı çalışan olmak, düzenli gelir ve daha az sorumluluk gibi avantajlar sunarken, işveren olmak özgürlük ve daha büyük kazanç potansiyeli gibi cazip fırsatlar sağlar. Ancak her iki tarafın da belirli dezavantajları ve riskleri bulunmaktadır. İşyeri açmanın risklerini doğru değerlendirmek; finansal planlama ve yönetim becerileri ile bu süreci en aza indirmek gerekir.

Maaşlı Çalışma:

Maaşlı Çalışmanın Avantajları:

Finansal Güvence: Maaşlı çalışanlar, sabit ve düzenli bir gelir elde ederler. Bu da bireylerin geleceğini planlamalarını kolaylaştırır.

Sosyal Haklar: Çoğu işyerinde sigorta, emeklilik, sağlık hizmetleri ve yıllık izin gibi sosyal haklardan faydalanma imkânı sunulur.

Daha Az Sorumluluk: İş yerinde genellikle daha sınırlı bir sorumluluk alanı bulunur ve iş yükü işveren tarafından belirlenir.

İş ve Özel Hayat Dengesi: Maaşlı çalışanlar, genellikle belirli saatlerde çalışır ve işten çıktıklarında özel hayatlarına odaklanabilirler.


Maaşlı Çalışmanın Dezavantajları:

Gelir Sınırı: Maaşlı çalışanlar, belirli bir gelir düzeyinde sıkışabilir ve kazançlarını artırmak için sınırlı seçenekleri olur.

Kariyer İlerlemesi Kısıtlılığı: Hiyerarşik yapılar içerisinde yükselmek zaman alabilir ve iş yerinde bireysel inisiyatif alma şansı az olabilir.

Rutin İşler: Sürekli aynı işlerle meşgul olmak, bir süre sonra monotonlaşabilir ve çalışanlar motivasyon kaybı yaşayabilir.

Bağımsızlık Eksikliği: Maaşlı çalışanlar, işverenin beklentilerine bağlıdır ve iş süreçlerinde fazla özgürlük sahibi olamazlar.


İşveren Olmak:

İşveren Olmanın Avantajları:

Bağımsızlık: Kendi işini kuran işverenler, karar alma süreçlerinde özgürdürler ve işin genel yönünü kendileri belirleyebilirler.

Gelir Potansiyeli: Başarılı bir iş modeli oluşturulursa, işverenin kazancı sınırsız olabilir ve maaşlı bir çalışana kıyasla çok daha fazla gelir elde edebilir.

Yaratıcılık ve Yenilik: İşverenler, iş süreçlerinde yenilikçi fikirleri uygulama ve farklı stratejiler geliştirme özgürlüğüne sahiptir.

Esnek Çalışma Saatleri: İşverenler, işlerini yönetirken kendi çalışma saatlerini belirleyebilirler, bu da daha esnek bir çalışma düzeni sağlayabilir.


İşveren Olmanın Dezavantajları:

Büyük Sorumluluk: İşveren olmak, hem finansal hem de operasyonel açıdan büyük bir sorumluluğu beraberinde getirir. İşin başarısızlığı, doğrudan işverenin sorumluluğundadır.

Stres: Sürekli değişen piyasa koşulları, çalışan yönetimi ve müşteri memnuniyeti gibi konular, işveren üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir.

Düzenli Gelir Eksikliği: Kazanç garanti altında olmadığı için finansal zorluklar yaşanabilir.

Çalışma Saatleri: İlk etapta kendi işinin patronu olmak cazip gelse de, işverenler genellikle uzun saatler çalışmak zorunda kalabilirler. İşin her alanında sorumluluk taşıdıkları için iş-özel hayat dengesi zorlayıcı olabilir.


İşyeri Açmanın Riskleri

Finansal Risk: Yeni bir iş kurmanın en büyük riski, sermaye kaybıdır. Yatırımın geri dönüşünün beklendiği gibi olmaması, işyerinin kapanmasına yol açabilir. Ayrıca, işin sürekliliği sağlanmadığında iflas riski de vardır.

Piyasa Belirsizliği: Ekonomik dalgalanmalar, müşteri taleplerinin değişmesi veya rekabetin artması gibi dış faktörler işyerini olumsuz etkileyebilir. Piyasadaki bu belirsizlikler, işin başarısız olmasına neden olabilir.

Yasal ve Düzenleyici Riskler: İşletme sahipleri, çeşitli yasal düzenlemelerle uyumlu olmak zorundadır. Vergi yükümlülükleri, işçi hakları ve çevre yasaları gibi konularda yapılacak hatalar ciddi cezalar doğurabilir.

Rekabet: Yeni bir iş kurarken, aynı sektördeki güçlü rakiplerle mücadele etmek zorunda kalabilirsiniz. Rekabet üstünlüğü sağlayamamak, işyerinin başarısız olmasına neden olabilir.

İşletme Yönetimi Zorlukları: İşin finansal yönetimi, müşteri ilişkileri, pazarlama ve insan kaynakları gibi birçok farklı alanında etkin yönetim gereklidir. Bu alanlardaki zayıflıklar, işletmenin verimliliğini düşürebilir ve risk oluşturabilir.

Personel Riski: İşyerinin başarısı, çalışanların yeteneklerine ve işlerine bağlıdır. Yanlış işe alımlar veya çalışanların işyerinden memnuniyetsizliği, işletmenin performansını olumsuz etkileyebilir.



5 Temmuz 2024 Cuma

İş Güvenliği Uzmanının Perspektifinden Kızmak mı, İkna Etmek mi?

İş güvenliği uzmanları, çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamakla görevlidirler. Bu bağlamda, karşılaştıkları sorunları çözme ve çalışanların güvenliğini artırma süreçlerinde doğru iletişim stratejileri hayati önem taşır. Peki, iş güvenliği uzmanları kızmak mı yoksa ikna etmek mi yolunu seçmelidirler?

Kızmak Bir Uyarı Aracı Olabilir mi?

İş güvenliği uzmanları bazen çalışanların güvenliği konusunda ciddi risklerle karşılaştıklarında kızmak gibi bir tepki gösterebilirler. Bu durum, çalışanları uyarıp, riskleri vurgulamak için anlık bir reaksiyon olarak ortaya çıkabilir. Ancak kızgınlığın sürekli ve yapıcı bir iletişim yerine negatif sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Kızmak, genellikle anlık çözüm arayışının bir yansıması olup, uzun vadede işbirliği ve motivasyonu olumsuz etkileyebilir.

İkna Etmek, Güvenliği Sağlamak İçin Etkili Yaklaşım

İş güvenliği uzmanları için ikna etmek, çalışanları güvenlik prosedürleri konusunda bilinçlendirmek ve doğru davranışları teşvik etmek anlamına gelir. İkna etmek, empati kurmak ve çalışanların güvenlik endişelerini anlamakla başlar. Güvenlik kurallarının önemini ve nedenlerini açıklayarak, çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak mümkündür. Bu yaklaşım, işbirliğini artırarak iş güvenliği kültürünü güçlendirir ve kazaların önlenmesine katkı sağlar.

Empati ve Etkili İletişim

İş güvenliği uzmanları için empati, işçilerin güvenlik endişelerini anlamak ve onları ciddiye almak demektir. Empati, doğru iletişim ve işbirliği için temel bir unsurdur. İkna etme sürecinde çalışanların kaygılarını dikkate almak ve onlara güvenlik konusunda destek olmak, iş güvenliği uzmanlarının etkili bir şekilde görevlerini yerine getirmelerine yardımcı olur.


İş güvenliği uzmanları için en etkili yaklaşım, kızmak yerine ikna etmeye odaklanmaktır. Güvenlik konusunda farkındalık yaratmak, işçilerin davranışlarını değiştirmelerine ve güvenlik standartlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Kızmak, genellikle anlık ve etkisiz bir çözüm olup, çalışanlar arasında güvensizlik ve motivasyon kaybına yol açabilir. İkna etmek ise uzun vadeli bir işbirliği ve güvenlik kültürü oluşturulmasına katkı sağlar.

14 Nisan 2024 Pazar

Teleferik Güvenliği Üzerine İnceleme

Teleferik, Kablolu Taşıma Tesisatı Yönetmeliği (2016/424/AB)’ne uygun olarak piyasaya arz edilmiş olmalı ve yönetmeliğin Ek II Temel Gerekler maddesine uygun olmalıdır.

Teleferik Güvenliği İçin Alınması Gereken Önlemler:

Düzenli Bakım: Teleferik sistemlerinin düzenli olarak bakımının yapılması önemlidir. Kablolar, makaralar, frenler ve elektrik sistemleri düzenli olarak incelenmeli ve gerektiğinde onarılmalıdır.

Güvenlik Ekipmanları: Teleferiklerde güvenlik ekipmanlarının bulunması ve bu ekipmanların düzenli olarak kontrol edilmesi önemlidir. Acil durumlarda kullanılmak üzere yangın söndürme cihazları ve acil durum durdurma sistemleri gibi ekipmanlar bulundurulmalıdır.

Korozyon Kontrolü: Teleferik sistemlerindeki metal parçalarda korozyon oluşumu, ciddi güvenlik riskleri oluşturabilir. Bu nedenle, korozyon kontrolü düzenli olarak yapılmalı ve etkilenen parçaların zamanında değiştirilmesi sağlanmalıdır.

Veri Analizi ve Tahmini Bakım: Teleferik sistemlerinde veri analizi teknikleri kullanılarak, olası arızaları tahmin etmek önemlidir. Veri analizi, sistemin performansını izlemek ve sorunları önceden tespit etmek için önemli bir araçtır.

Periyodik Kontrol: Teleferik sistemlerinin belirli aralıklarla periyodik kontrollerden geçirilmesi gerekmektedir. Bu kontroller, sistemin tüm bileşenlerinin çalışma durumunu değerlendirir ve olası sorunları tespit etmeye yardımcı olur.

(İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliğine göre, standartlarda süre belirtilmemişse yılda bir periyodik kontrolü yapılmalıdır.)

Acil Durum Prosedürleri: Herhangi bir acil durumda, teleferik personelinin etkili bir şekilde müdahale edebilmesi için acil durum prosedürleri oluşturulmalı ve personel buna göre eğitilmelidir. 

(Tebliğe göre işletme teknik ruhsatı, kurtarma talimatlarını ve işletme teknik personeline ait eğitim belgelerini içermelidir.) 


Teknolojik İlerlemelerin Kullanılması:
Güvenlik sensörleri, alarm sistemleri ve uzaktan izleme sistemleri gibi teknolojik ilerlemelerin teleferik sistemlerine entegre edilmesi, olası sorunları tespit etmede ve müdahale etmede önemli rol oynar.

Beyan Yüküne Uygun Kullanım: Beyan yükü, teleferik aracının tasarım ve imalat aşamasında belirlenen maksimum ağırlık kapasitesidir. Teleferiğin güvenliği ve stabilitesi için bu maksimum kapasiteyi aşmamak önemlidir. Yolcuların ve yüklerin belirlenen sınırlar içinde kalması, teleferik aracının güvenliğini sağlar ve olası kazaların önlenmesine yardımcı olur.

Yeterli İşgücü ve Eğitim: Teleferik işletmecileri, güvenliği sağlamak için yeterli sayıda ve eğitimli personel istihdam etmelidir. Personel, teleferik işleyişi ve güvenlik prosedürleri konusunda düzenli eğitim almış olmalıdır.

Kullanıcı Eğitimi: Teleferik işletmecileri, kullanıcıları güvenlik prosedürleri konusunda eğitmeli ve bilgilendirmelidir. Yolcular, teleferik araçlarını doğru şekilde kullanmayı ve güvenlik kurallarına uymayı öğrenmelidirler.

Bakanlık Kontrolü ve Düzenlemeler: Teleferik işletmeleri, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenen Yönetmelik ve Tebliğlere uymak zorundadır.

Kablolu Taşıma Tesisatı Yönetmeliği (2016/424/AB) Linki: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/12/20171202-1.htm

İnsan Taşımak Üzere Tasarımlanan Kablolu Taşıma Tesisatının Ruhsatlandırılması, Bakım Ve İşletilmesine Dair Tebliğ (SGM :2009/11)

https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=13246&mevzuatTur=Teblig&mevzuatTertip=5